Sanayileşmede ileri gitmenin en belirgin özelliği teknoloji üretimidir. Özgün teknolojiye dayanmayan sanayii dışa bağlıdır ve rekabet gücünüzü geliştirmede bir darboğaz oluşturur. Japonya, Tayvan, Hong Kong, Singapur ve Güney Kore ucuz, düşük kaliteli ürünlerden yüksek teknoloji kullanılan ürün ve hizmetlere geçerek ülkelerinin ekonomik gücünü ve refahı arttırmışlardır. Türkiye teknolojik altyapıya dayalı, bilgi üreten, yeni ürün ve üretim teknolojileri geliştirerek dünya pazarlarında rekabet edebilen bir ülke görüntüsünden uzaktır. Ülkemizdeki şirket ve kurumlar genellikle teknoloji transfer ederek kurulmuşlar ve/veya kendilerini geliştirmişlerdir. Teknoloji üreten ve pazarlayan, hatta ortaklıklar kuran şirketler bu güçlerini hiç bir zaman kaybetmek istemezler ve genellikle tasarım teknolojilerinden ziyade üretim teknolojilerinin transfer edilmesine izin verirler. Bu ülkeler, diğer ülkeleri üretim merkezleri olarak görürler ve AR-GE yatırımı yapmazlar. Ülkemiz şirketlerinin daha fazla gelişebilmek ve büyüyebilmek için kendi AR-GE birimlerini kurmaları ve yeni teknolojiler bulmaları gerekmektedir. Dolayısıyla ülkemiz de yeni ürün ve üretim teknolojileri geliştirme amaçlı AR-GE yatırımlarını desteklemek ve teşvik etmek zorundadır.

AR-GE süreci zor ve pahalı bir süreçtir. Bu süreçte kaynakların etkin ve verimli biçimde yönetimi özel bir öneme sahiptir. Bu sürece yapılacak yatırımın geri dönebilmesi, geliştirilen ürünün veya teknolojinin satılmasına veya kullanılmasına bağlıdır. Dolayısıyla uygun fiyat-performans dengesi gerekmektedir. Eğer destekleyici ve teşvik edici önlemler alınmazsa AR-GE yüksek riskli bir çalışma alanıdır. Yeterli kaynak birikimine sahip olmayan ülkelerde ülke ve şirket kaynaklarının daha da verimli kullanılması gerekir. Bu ülkelerde AR-GE desteği veren kurumlar oluşturulmalı ve şirketler bu kurumlardan yararlanmalıdır. Araştırmalarda başarısızlık riskini azaltan ve etkin sonuçlar beklenen gerçekçi konulara yönelinmelidir. Tasarım teknolojisi, bilimsel bilgiden yararlanarak yeni bir ürün ve teknoloji geliştirmeye dayanır ve mutlaka ulusal şirket ve kurumlarca geliştirilmelidir.

BİLGİ'ye hızlı ve verimli bir biçimde sahip olan ve BİLGi'yi hızlı ve etkin bir biçimde kullanarak yeni ürün ve teknolojilere dönüştürebilen toplumlar 2000'li yıllarda çağdaş kalabilecektir.

Kapsamlı AR-GE projelerinde risk ve belirsizliği azaltmak önem arz eden bir konudur. Mühendislik Projeleri Yöneticileri diğer yöneticilerden farklı olarak mühendislik ilke ve yöntemlerini uygulama, kişi ve projeleri organize etme becerisine sahip olmak zorundadır. Teknoloji Yönetimi mühendislik bilimi ve yönetim disiplinleri arasındaki ilişkileri sağlar, bir organizasyonun stratejik ve operasyonel amaçlarını gerçekleştirmek için teknolojik yeterlilikleri belirler, planlar geliştirir ve uygular.

Çin, Rusya, Türk Cumhuriyetleri zengin doğal kaynaklara sahip olup bunları işleyecek yüksek teknolojilere sahip değillerdir. Bu nedenle bu ülkeler yüksek teknolojiye sahip ülkeler ile işbirliği yapmak zorundadır. İnsanlığın konfor, çevre, hijyen, güvenilirlik konularındaki beklentileri sürekli artmaktadır. Bu da yeni teknolojilere olan gereksinimleri arttırmaktadır.

Ülkemizin ihtiyaç duyduğu uygun kalite ve maliyette ürünleri tasarlayıp üretebilmek için gerekli teknolojileri kullanabilmek, aşağıda belirtilen şekillerde olabilmektedir:

  • Teknoloji satın almak
  • Teknoloji getirecek yabancı şirketlerle ortaklıklar kurmak
  • Teknoloji üretmek

Özellikle savunma sanayiinde gizlilik nedeniyle ulusal kaynaklarca geliştirilen ürün ve teknolojileri üretmek son derece önemlidir.

Teknoloji geliştirme çevrimi aşağıdaki şekildedir:

  • Yaratıcı-Yenilikçi Fikirler
  • Temel Araştırmalar
  • Uygulamalı Araştırmalar
  • Geliştirme Çalışmaları
  • Tasarım
  • Uygulama
  • Pazarlama
  • Bakım ve Geliştirme
  • Teknolojinin Transferi

Günümüzün AR-GE ve Mühendislik fonksiyonları karmaşık ve çok disiplinli faaliyetleri kapsamakta olup, hızla değişen teknolojik, yasal ve sosyoekonomik etmenler ve pazar etmenleri ortamında bu fonksiyonları planlamak, organize ve entegre etmek, çağdaş modeller kullanmayı gerektiren bir yönetim olayıdır. Bu dinamik mühendislik organizasyonlarını geleneksel yönetim modelleri ile yönetmek çok güçtür. Bu organizasyonlarda sorumluluk ve yetkilerin iyi paylaştırılması, düşey, yatay ve çapraz ilişkilerin iyi düzenlenmesi, uygun liderlik, motivasyon ve takım çalışması ortamlarının yaratılması gerekmektedir. AR-GE ve Mühendislik Bölümü Müdürleri, elemanları ve diğer bölüm elemanları ile teknik olduğu kadar sosyal olarak iletişim kurmak zorundadır. Ayrıca şirketin kültürünü anlamak ve ona göre davranmak zorundadırlar. Etkin liderlik, takım çalışması, çatışma yönetimi, çağdaş planlama ve kontrol bilgi ve becerilerini kazanmış olmaları gerekmektedir. Bu kişiler şirket ve kurumlarda Proje Müdürü, Ürün Müdürü, İmalat-Üretim Müdürü, Mühendislik Müdürü, Teknik Müdür, Ar-Ge Müdürü ünvanları ile çalışmaktadırlar.

1970'lerde yaşanan petrol krizi Mühendislik Yönetimi programlarının başlamasındaki kritik noktayı oluşturmuştur. Teknoloji geliştirmenin daha etkin ve verimli kaynak kullanımı ile yapılması gerektiği o tarihlerde anlaşılmıştır. Maliyet-etkinlik analizleri, teknolojik sistemlerin yönetimi, kriz yönetimi bilgi ve becerileri önem kazanmıştır. Mühendislerin, teknik bilgi ve becerilerin yanısıra yönetim bilgi ve becerileri ile de donatılması gerektiği anlaşılmıştır. Çünkü yaratıcılık, yenilikçilik, ürün geliştirme, AR-GE ve Mühendislik projelerinin yönetimi hem teknik hem de sosyal yönleri olan çalışmalardır.

Mühendislik Yönetiminin genel tanımı aşağıda verilmektedir (KOCAOĞLU, D.F., 1990,1991):

"Mühendislik Yönetimi, varolan ve gelişmekte olan teknolojilerin ve ilişkili sistemlerin yönetiminde en uygun kararların alınmasına ve uygulanmasına yönelik bir disiplindir. Gerek stratejik ve gerekse operasyonel düzeylerdeki konularla ilgilenir."

Mühendislik Yönetimi, bir ürünün, cihazın, yapının veya makinanın tasarımında, imalatında, yapımında, işletmesinde veya bakımında istenilen amaçları başarmak için mühendislerin, bilim adamlarının, tasarımcıların ve diğer teknik ve teknik olmayan personelin faaliyetlerini organize etmek, planlamak, yönetmek ve kontrol etmektir.

Mühendislik Yönetimi programlarının MBA programlarından farkı, mühendisleri varolan teknik bilgi ve becerilerinden uzaklaştırmadan bu niteliklerini daha etkin ve verimli kullandırma bilgi ve becerilerini kazandırmasıdır.

Mühendislik Yönetimi, mühendislik ve uygulamalı bilimlerin kullanıldığı faaliyetlerin yönetimidir. Mühendislik Yönetimi varolan ve gelecek teknolojilerle ilgili stratejik ve operasyonel kararlar verme durumundaki mühendislere yöneliktir. Mühendislik Yönetimi verimliliği, kaliteyi ve küresel anlamda rekabet gücünü artırmak, teknolojik düzeyi korumak, yeni iş alanları oluşturmak içindir. Mühendislik Yönetimi, Endüstri Mühendisliği ve Sosyal Bilimler arasında yer alan bir disiplindir.

Alt Sistem İçerik Düzey
1 İnsan Kaynakları Bilim insanı ve mühendislerin yönetimi Taktik
2 Proje Yönetimi AR-GE ve Mühendislik Projelerinin Yönetimi Taktik
3 Organizasyon Teknik Bazlı Organizasyonların Yönetimi, İletişim ve Performansının Geliştirilmesi Taktik
4 Kaynak Yönetimi Kritik Kaynakların Planlanması, Programlanması ve Kontrolü Taktik
5 Teknoloji Yönetimi Varolan ve Yeni Teknolojilerin Yönetimi, Yaratıcılık ve Yenilikçiliğin Geliştirilmesi Stratejik
6 Stratejik Yönetim Teknolojinin, Şirketin Stratejik Yönetim Sistemi ile olan İlişkileri Stratejik

Dünyada ilk kez 1949 yılında uygulanmaya başlanan Mühendislik Yönetimi Programları, 1980'li yılların başında bir ivme kazanmış, 1990'lı yıllarda ise yılda ortalama 10 yeni program açılır hale gelmiş ve 90'lı yılların ortalarında toplam program sayısı 159'a ulaşmıştır (REISMAN, A., 1994; KOCAOĞLU, D.F., 1994). Günümüzde bu programlardan yüzlercesi farklı kurum ve kuruluşlarca yürütülmektedir.

Konu İçerik Yüzdesi
Kantitatif (Sayısal) Yöntemler 33
Yönetim ve Organizasyon 14
Finansal 13
Proje Yönetimi 11
Mühendislik 11
Stratejik Planlama, Yenilikçilik 3
Diğer 15

Sözkonusu programlarda en çok kullanılan adlar olan "Mühendislik Yönetimi" ve "Teknoloji Yönetimi", aynı amaca yönelik olmakla beraber farklı noktaları vurgulamaktadır. Dünyada genellikle aynı amaca yönelik olarak kullanılan sözcükler şu şekildedir:

Mühendislik Yönetimi (Engineering Management), Teknoloji Yönetimi (Technology Management, Management of Technology), Endüstri Yönetimi (Industrial Management), Sistem Mühendisliği (Systems Engineering), Mühendislik Bilimi (Engineering Science), İmalat Mühendisliği (Manufacturing Management), Üretim Yönetimi (Production Management).

Batı ülkelerinde Mühendislik Yönetimi Programları genellikle mühendislik fakülteleri, kısmen işletme fakülteleri, kısmen karma olarak ve nadiren diğer fakülteler tarafından açılmaktadır. Mühendislik Yönetimi adı genellikle Mühendislik Fakültelerinde, Teknoloji Yönetimi adı ise genellikle İşletme Fakültelerinde kullanılmaktadır. Dünyada, Mühendislik Yönetimi programları genellikle Yüksek Lisans düzeyinde, kısmen Lisans ve Doktora düzeylerinde yapılmaktadır. Pek çok üniversitede çok sayıda Mühendislik Yönetimi Programı bulunmasına karşın, tüm bu programlardaki bilimsel ilgi alanı Endüstri Mühendisliğinin, Teknoloji Yönetimi dalındaki açınımı olarak görülmektedir (KOCAOĞLU, D.F., 1990).

Risk ve belirsizliğin hakim olduğu rekabet ortamında hayatta kalmayı ve büyümeyi hedefleyen organizasyonlardaki mühendislik faaliyetlerinin yönetim biçimi, bu hedefe ulaşma başarılarını doğrudan etkileyen faktörlerden birisidir. Günümüzdeki dinamik ve belli bir yapıya sahip olmayan ortamlarda gerçekleştirilen mühendislik faaliyetlerinin yönetiminin, disiplinler arası eğitim almış, teknik ve sosyal konularda kendilerini yetiştirmiş bireyler tarafından yapılması gerekmektedir. Şirketlerin gelecekteki başarısı yalnızca kullanılan teknolojiye değil, onun iyi yönetilmesine de bağlıdır.

İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı, “Mühendislik Yönetimi” adlı bir Yüksek Lisans Programını 1988 yılından bu yana yürütmektedir. Türkiye’de bir ekol niteliği taşıyan bu programı başarıyla tamamlayan mezunlar, gerek sanayide gerekse hizmet ve eğitim kurumlarında aldıkları pozisyonlarda sergiledikleri üstün performansla takdir görmektedirler.

Bu çerçevede Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalımız gündüzleri bir işte çalışanlar için Mühendislik Yönetimi (Engineering Management) 2. Öğretim (Tezsiz) Yüksek Lisans Programı'nı hazırlamış ve program Y.Ö.K.'nun 04.08.1999 tarihli Yürütme Kurulu toplantısında onaylanmıştır. Program İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü kapsamında eğitim-öğretim yapan bir yüksek lisans programıdır.Temel misyonu Mühendislere Teknoloji ve Mühendislik Yönetimi Bilgi ve Becerilerini kazandırmaktır. Program, önemli bir yüzdesi ingilizce olan derslerden oluşmaktadır. Programa kabul edilen öğrenciler Üniversitenin tüm kütüphane, laboratuar, askerlik tecili ve diğer öğrencilik haklarından yararlanırlar.

KAYNAKLAR

  1. KOCAOĞLU, D.F. (1990), Research and Educational Characteristics of the Engineering Management Discipline, IEEE Transactions on Engineering Management, Vol. 37, No. 3, pp. 172-176, August.
  2. KOCAOĞLU, D.F. (1991), Education for Leadership in Management and Technology, Portland International Conference on Management of Engineering and Technology (PICMET'91), Proceedings. Pp.78-83, Portland, OR.
  3. KOCAOĞLU, D.F. (1994), Technology Management: Educational Trends, IEEE Transactions on Engineering Management, Vol. 41, No. 4, pp. 347-349, November.
  4. REISMAN, A. (1994), Technology Management: A Brief Review of the Last 40 Years and Some Thoughts on Its Future, IEEE Transactions on Engineering Management, Vol. 41, No. 4, pp. 342-346, November.